17 Ekim 2019 Perşembe

Joker ve Modern Mitoloji

İnsanlar binlerce yıldır mitler üzerinden dünyayı anlamlandırmaya çalıştı. Masallar anlatıldı, şarkılar söylendi, efsaneler dilden dile dolaştı. Ancak en büyük değişim son yüzyılda oldu: mitlerimiz evrenselleşti. Bazen eski mitlerin yeniye uyarlanmasıyla (Star Wars, Lord of the Rings, Narnia vb.) bazen de yeni mitlerin uydurulmasıyla (Marvel, DC vb.) bu evrenselleşme gerçekleşti. Örneğin Star Wars kabala öğretisini müthiş bir şekilde pulp bilimkurgu konseptlerine uyarladı. LOTR ise binlerce yıllık avrupa mitlerini birleştirerek, evrensel olan konseptleri ön plana çıkararak bunu yaptı. Marvel, dc, shounen jump gibi şirketlerin içerik üretici sayısının çok olması ise onlara hızlı üretim yapma şansı sağladı. Her ne kadar bu içeriklerin çok küçük kısmı kaliteli olsa da bu sektörler deneme tahtası işlevi gördü ve insanlığın aklından çıkmayacak mitler ortaya çıkardı. Bu mitlerden birisi de Joker.

İyi ve kötü tartışmasının içerisinde yer alan ancak iyi ve kötü skalasına konumlandırması zor olan bir karakterdir. Bu yönüyle de Batman'e çok benzer. Biri iyiliği diğeri kötülüğü yok etmeye çalışır. Batman ve Joker'in iyi veya kötü olduğunu tartışmayı anlamsız hale getiren bir durumdur bu. Nitekim onlar dünyalarındaki bazı karakterler için iyi bazıları için kötüdür. Batman suçu bitirmek için ne yapmalı sorusu ekseninde hareket eden bir milyoner, Joker ise her zaman sapkın formlarda vücut bulan merakın kendisidir. Örneklendirecek olursak Killing Joke'ta Jokerin hedefi Dedektif Gordon'dır. Çünkü dünyalarındaki iyi insanlardandır. Halkın gözünde iyi denince akla gelen kamuya mal olmuş bir figürdür. Ve böyle şeyler Jokerde yok etme arzusu uyandırır. Bir milyonerin sahip olduğu inşa etme arzusunun tam tersi vardır onda: yıkım arzusu.

Kendinizi Dedektif Gordon'ın yerine koyun. Yıllardır peşinde olduğunuz suçlu evinizin kapısını çalıyor, kızınızı karnından vurup, çıplak fotoğraflarını çekiyor. Buraya kadar oldukça sıradan bir kötü adam planı ancak bunların hepsini kendi sapkın planı için yapıyor. Sizi kaçırıyor çırılçıplak soyuyor ve roller coaster'a bağlıyor ve bir mağaraya giriyorsunuz, kızınızın kanlar içinde çıplak fotoğraflarıyla duvarları kaplanmış bir mağaraya. Bunların hepsini kendi manyakça tezini kanıtlamak için yapıyor: "Sadece tek bir kötü gece yeter." Yeterince kötü bir gece geçirmek, en akli dengesi yerinde olan insanı bile delirtebilir der. Çünkü Joker'in iyi ve kötü ayrımı yoktur. Deli olmak ve olmamak üzerinden tanımlar dünyasını. İyi ve kötü, delilik ve aklı yerindeliğin izdüşümüdür onun gözünde. Ancak Joker deneyinde başarısız olur Gordon delirmez. Batman'e Joker'i öldürmemesini yakalamasını söyler. İyi ve kötü çerçevesinde hikayenin geliştiği dünyamızda bu sözler ayrı bir anlam taşır. Çünkü bu çizgiromanın yazarı Alan Moore'dur. Belki de Jokerden daha deli olan bir adam tarafından yazılan bir hikayeyi okuyoruz sonuçta. İlk önce edebiyatın gelişiminde temel yer edinen iyi ve kötünün içeriğini değiştirip yerine deli olup olmamayı koyan Moore'a bunun yetersiz geldiğini düşünüyorum. Bunu düşünmeme sebep olan şey ise final. Hikayenin finalinde Joker, Batman'e aklı başında olan bir insanın gülmeyeceği bir fıkra anlatır ve kahkahalar eşliğinde sahne kapanır. Tıpkı iyi ve kötü zıtlığının ötesinde insanlar olduğu gibi Moore'un sapık zihni iyi ve kötünün de  izdüşümünü  yaratmıştır artık. Deli olmak ve olmamanın ötesindeki diyarlarda buluşan Batman ve Joker, birbirlerini anlayan insanlar olduklarını farkederler ve gülerler. Belki birbirlerini öldürürlerse ne kadar yalnız kalacaklarına belki de bitmeyen kavgalarının anlamsızlığına güldüler. Ama güldüler önemli olan da bu. Böylesine bir açık uçlu final yapabilmek kolay bir şey değil. Eserine güvenmeyi gerektirir.

Jokerin orijin hikayesine sahip olmamasının temelinde yapılan ucu açık finale benzer bir sebep yattığını düşünüyorum. Anlatılan orijin hikayesi sürekli değişir. Çünkü bir geçmişe sahip olmak empati yapılabilmeyi de beraberinde getirir. Bir insanın nasıl kötü olduğunu anlatırsanız onun kötü olduğunu düşünen sayısı da azalacaktır. Toplumdaki mutlak kötü kabul ettiğimiz insanlar, geçmişini bilmediğimiz insanlardır. İnsanlara Hitler'in ne yaptığını sorun herkes bilir. Hitler'in geçmişini sorduğunuzda ise bilen sayısı oldukça azdır. Sürekli değişen hikayesi ona akışkan bir kötü olma şansı tanımıştır. Yıllar boyunca sinemada farklı tarzlarda Joker tiplemelerinin sergilenmiş olması Joker mitinin sürekli değişken olduğuna dair bir yanılgıya yol açmıştır. Joker değişken değil akışkan bir karakterdir. Devletin ideolojik aygıtlarının değişmesi zor ve zaman alan yapısı Joker gibi sapkın bir zihne karşı hep yetersiz kalmıştır. Bu sebeple Joker siyasi bir karakterdir. Unabomber gibi anarşistlerin olduğu dönemlerde bir anarşist, mafyanın ve kartellerin en güçlü olduğu dönemlerde gangster, internetin gelişmesiyle iletişimin avatarlar aracılığıyla gerçekleştiği dönemin yarattığı tedirginliğin etkisiyle kendi avatarı olan palyaço ile resmedilmiştir. (Son çıkan filmi izleyince devamını yazıcam)




















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder